30 Temmuz 2008 Çarşamba
037 Meet Mr Clement
mr clement. (i am not a toy designer.)
Born in Hong Kong in 1980. mr clement graduated from the Kingston University and is currently undertaking his MA course in Communication Arts at the Royal College of Art in London.
mr clement started his career at the age of 15 when he published comics in newspapers and magazines in Hong Kong. Since 1997, he has published graphic novels 'Eye Candy', 'A Bird on My Head', 'A Bird on My Head - Anticipation’, 'Window', 'The Gorgeous Habour' and 'Yeah Kou Phobia'. His publications are available in the international market such as UK, France, United States, Spain, Singapore, Japan and Hong Kong.
The year of 2003 was a turning point in his career, when he moved to the UK. It was also the time when Lapin, his new hand-made rabbit-like character, became known in Europe and the United States. Thanks to Lapin’s popularity, world tour exhibitions were held in various cities - 'Lapin World Tour #1' in Hong Kong, 'Lapin World Tour #2' in Paris and 'Lapin World Tour #3' in London.
yaşasın copy paste özgürlüğü!
29 Temmuz 2008 Salı
036 Get some Peskimo stuff
Peskimo
ııı doğum günüm 22 ağustos, olmadı pictoplasma da olur. Aklımda daha neler var da yavaş yavaş...
28 Temmuz 2008 Pazartesi
034 Ne iyi çocuktun sen, Anakin
033 Boo!
"Atakan'dan fotolar" adıyla her ay 3-5 mail alırım. Daha çok çeksin daha çok paylaşsın istiyorum. Bu fotoğrafı Bergama'da çekmiş, fotoyla ilgili kendi yazdıklarını aynen koyuyorum. Yazıyı da baya hisli yazmış.
"Bergama'nın eski mahallelerinde. Bu çocuk yalnız başına, kendi kendine oyunlar yaratmaya çalışıyordu belli ki. Bergama'nın eski mahallesindeki çocuklar, ister istemez eski zamanları yaşıyorlar; o yüzden oynadıkları oyunlar da eski zaman oyunları. Yok ki playstation'ları gidip eve tıkılsınlar, sokak oyunları yaratıyorlar kendi kendilerine. Bu çocuk da mahallenin bakkalından bulduğu bu kutuyla kendine bir maske uydurmuş. Maskenin kendisinin gizemli/saldırgan bir tavrı var, evet, ama çocuğun hiç yok. Vücut dilinden falan da anlaşılıyordu zaten. Bir de biz yanında durduk, koca bir arabanın içinde, elinde koca bir fotoğraf makinası olan koca koca şehirli insanları karşısında görünce çocukcağız küçük dünyasında daha bir ezildi, büzüldü. Ellerinin durumundan da anlaşılıyor zaten, ne yapacağını pek bilemedi. Ama ben "poz verir misin?" diye sorduğumda ortalıktan da kaybolmadı, boyun eğdi diyelim. İlginç bir havası oldu ama fotoğrafın. Bazen o hava sadece fotoğrafta olur, gerçek hayatla benzeşmez foto karesi. Ama burada ne görüyorsan oydu gerçekten de."
27 Temmuz 2008 Pazar
24 Temmuz 2008 Perşembe
031 Everyone Says I Love You - Sountrack
dawloy
Performed by Christy Romano, Jonathan Giordano, Gabriel Millman & The Dick Hyman Combo
dawloy
Performed by Patrick Cranshaw, The Helen Miles Singers & Dick Hyman and the New York Studio Players
030 Cinler Alemi
Sevgili Memiş hocanın yeni kitabı Cinler Alemi'nden bazı önemli bölümler:
- Cinler Cirit Oynuyor!
- Ufoların Cinlerle Bağlantısı Var Mı?
- Evlerdeki Haşere Ve Hayvanlar Cin olabilir Mi?
- İstanbullu Cinler
- Hastalığa Neden Olan Mikroplar Cin Mi?
- Cinler En çok Neyi Severler? Erik Mi, Pirinç Mi. Kemik Mi?
- Profesörümüz Bir Cin, Üstelik Kürsü Başkanı!
- Cinler in Aile Hayatları Var Mı?
- Cinlerin Atası İblis Midir?
- Bir Yurtta Bütün Öğrenciler Birden Mehmet Ali Ağca Olursa Ne olur?
Sitesindeki ziyaretçi sayısı benimle birlikte 32.965.682'ydı.
028 blogkafa
+blog okurum
-hobiniz nedir?
+blog okuyorum.
-en sevdiğiniz blog yazarı kimdir?
+ta kendim
23 Temmuz 2008 Çarşamba
025 studio aka
An animated Xmas card from Studio aka, this short features a rather hirsute Mr Plumpy in a more melancholic moment...
VARMINTS is Studio aka's follw up to 2004 winning film "Jo Jo in the Stars".
London-based Studio Aka is a BAFTA-winning animation production company known internationally fot its idiosyncractic and innovative work.
Komple siteyi flash yapmışlar, sinir oldum ayıptır. Ztn beynim çalışmıyo bu günlerde. Videolar sitesinde bizahmet. "Emre Özbay'la msn" olmasa bu geceler hiç geçmez.
18 Temmuz 2008 Cuma
024 Rayman Raving Rabbids
Rabbids are a fictional species of maniacal anthropomorphic rabbits, that serve as the primary antagonists in the video games Rayman Raving Rabbids, Rayman Raving Rabbids 2 and Rayman Raving Rabbids TV Party. Their most well known traits feature various slapstick comedy elements; running around wielding various household objects, dressing up as various other fictional characters, and most of all, constant screaming. Although essentially the "villain" in the game, they have gained a considerable popularity and fanbase through viral videos and media appearances. Many people even suspect them to overshadow Rayman, despite hints that there could be a Rayman 4. They even went to "create" their own band, The Raving Rabbids.
Daha fazlası wikide. Official sitesi ise, site1, site2, site3
Az önce tanıştım kendileriyle, güzellermiş. Wii alıp oyun olayına mı girsem diye düşünüyorum. Benim bi abim var bir numaradır. Abi be, abicim! Bana Wii alır mısın? Bak birlikte oynarız, seni severim bilirsin.
Raving Rabbids' Christmas
17 Temmuz 2008 Perşembe
023 Book Autopsy
Brian Dettmer, born in 1974, was raised in Naperville, Illinois. Until 2006, Dettmer lived in and around Chicago, where he earned a BA in fine arts from Columbia College Chicago in 1997. During school and following graduation, Dettmer worked in positions related to graphics and signage design. In 2006, Dettmer moved to Atlanta, where he works as a studio artist.
Dettmer's early art work incorporated codes and language, such as paintings based on braille, Morse Code, and American Sign Language. He then began to make work by repeatedly pasting newspapers and book pages to canvas and tearing off pieces, leaving behind layered fragments. In 2000, Dettmer began to experiment by gluing and cutting into books.
Daha fazlasını istiyorum. Brian Dettmer ile röportaj da burda.
Book Autopsy olayının hastasıyım. Reklamcı arkadaşlara sesleniyorum bu işleri baz alarak (kesinlikle esinlenme) alternatif billboard uygulamaları yapsınlar güzel olur, tabi düzgün bir uygulamayla. Zira Türkiye'deki başarısız copy paste işlere alışkınız. Şerefsizim Cannes'te aslan bile alırlar. Bu arada ben hala işsizim iş arıyorum. Book Autopsy işine bende giricem, ama ben okuduğum kitaplar bozulmasın, deforme olmasın diye, sayfaları tam açamayan, aralardan okuyan manyak bi insan olduğum için bu book autopsy olayı beni zorlıycak gibi görünüyo. Nası kıyıcam kitaplara? Sanki deli gibi kitap okuyomuş gibi konuşuyorum yanlış anlaşılmasın.
Az önce ecifbeyni'ne bu entryi koymaya çalışırken yanlışlıkla sinekkavanozuna koydum, tabi bu da ayrı bi yetenek. Neyse ki hayatımızda delete diye bi tuş var. Hayatımızda derken? Annemin mute tuşuna basmak istiyorum.
16 Temmuz 2008 Çarşamba
022 The Clone Wars
The Clone Wars 15 Ağustos 2008'de Amerika'da gösterime girecek diye bi hatırlatma yapıyım dedim. Gerçi ben CGI animasyonların insan modellemelerini pek sevmiyorum ama bakıcaz artık. Müzikleri yeter ya. Official sitesinde daha da güzelleri var.
Yoda sana diyorum. 900 yaşındasın, 8 yüzyıldır Jedi'ları eğitiyosun, güç diyince akla sen geliyosun, Jedi alemlerinin kralısın, ama gel gör ki sen koskoca Yoda olmuşsun hala doğru düzgün konuşamıyosun, devrik cümler kuruyosun. Yeter artık bi kendine gel, o young Padawan'lere yazık değil mi?
15 Temmuz 2008 Salı
021 Taşındık
Sinekkavanozu'da blogçu oldu. Üşengeçlik, hareketsizlik, koltuk sevdası, keyif, kebap, uyku, kahve, çıplaklık, tayyip; bütün bunlar sebebiyle blogçuyuz. Resim, heykel, illustrasyon, video, yazı, fotoğraf ve çok daha fazlası. Emre Özbay saolsun. Burdan
Yeni Akbil, hem şahane hem bahane / Kürşad Karataş
Tasarım uygulama satış pazarlama patent tanıtım halkla ilişkiler: Kürşad Karataş
020 Ada Keyfi II
Geçen pazar sabahı 7:30'da kalkıp adaya gittim. Adaya gidince hiç acımadan direk uyudum, klube gidişim 2'yi buldu. Yaz gelmiş, insanlar şezlongları doldurmuş yer kalmamış. 89'lu sutopçu kardeşlerimiz 90'lı manitalarla takılıyo, benim arkadaşlarımın da çoğu evlenmiş karı koca muhabbeti yapıyorlar. Ada'dan bana iş çıkmaz onu anladım ve güneşlenirken yine uyudum. Deniz buz gibiydi mükemmeldi, daldım çıktım su maymunluğumu yaptım.
12 yaşımdan beri klupte en sevdiğim aktivite sutopçu antrenmanlarını izlemektir. Senelerimi verdim bu işe ama bi tane bile sutopçu manitam olmadı, yazıklar olsun bana.
8 Temmuz 2008 Salı
019 Kermes- limonata çıkmazı
sevgiler,
-Hiç House Cafe'de limonata içmedin mi?
-Ahhh her sabah, her öğlen hatta her akşam House Cafe'de limonata içerim. Hastasıyım onsuz yapamıyorum.
6 Temmuz 2008 Pazar
018 Cumartesi gecesi eğlencesi
Ice Age 3 - Dawn of the dinosaurs trailer
Çok uzun zamandır bir cumartesi gecesini evde geçirmemiştim. Çok ilginç oluyomuş, gerek tv deki garip yarışma programları olsun gerekse B. Gizemle Skype'ta yaptığım 3 saatlik görüşmeyle çok güzel bir gece geçirdim diyebilirim. Kendimi hiç yalnız hissetmedim, yine bilgisayarla konuşuyordum, fakat bu sefer o bana cevap veriyordu hemde mantıklı cevaplar. Encarta'yla yaptığım konuşmalar gibi değildi. Bu gece ki konumuz Türk Destanlarıydı, son günlerde güncel olan Ergenekon'dan başlayıp, Asena'ya, Bozkurt Destanı'na oradan da Dede Korkut hikayelerine geçtik. Ben okudum o dinledi, o okudu ben dinledim, sonra lisede alışık olduğumuz şekilde kaldığımız yerden devam ettik. Okuduğumuzu anladık mı yaptık. Bu da yetmiyormuş gibi almanca kaynaklara başvurduk, ve almancada ne kadar başarısız olduğumuzu yeniden hatırladık. Hatta bi ara bilgisayarı tv'ye çevirip B. Gizem'e yarışma programlarını izlettim, iyice duysun diye de sesi kökledim, fakat cumartesi geceleri benim evde olmama alışkın olmayan apartman sakinleri evden gelen sesler üzerine kapıya dayandılar, eve hırsız girdi sanmışlar. Neyse çok uzattım.
Diyeceğim şu dur ki Ice Age 3, 9 Temmuz 2009'da gösterime girecek, o da Amerika'daki tarih burda ne zaman izleriz belli değil. Sorarım, ben o zamana kadar nasıl bekliycem? Ayıptır bu kadar erken trailer mı konur.
5 Temmuz 2008 Cumartesi
017 Cihangir Kermesi
Yarın, yani 6 Temmuz pazar günü Cihangir Cad. No:1'de Çağlar Kanzık'ın organisazyonuyla kermesimiz var. Bende özel limonlu kekim ve limonatamla sizleri bekliyor olacağım. Limonlu kek'im superdir, yalnız çok kabarıyo ve bizim fırım küçük olduğu için üst tarafları hafiften yanıyo, önceden söyliyim.Ve ilk defa çok miktarda limonata yapıcam nasıl olucak bilmiyorum ama kötü olursa; yapamadım, zamanım yoktu, cihangirde limon kalmamış, limonun mevsimi geçmiş, sular kesikti gibi yalanlar söyleyebilirim içim rahat. 2. el kıyafetler, güzel yemekler ve dj. Darita'nın mükemmel parçaları eşliğinde eğleneceğiz. 16:00 - 21:00 arası herkesi bekleriz.
görsel > < /a>
4 Temmuz 2008 Cuma
016 Vagina Dentata
B. Gizem'le msn de konuşurken Teeth isimli filmden bahsetti ve nerelere geldik. Yaşasın copy paste. Hala link verme işini beceremiyorum ama ilerleme kaydettim.
Teeth is a black comedy horror film written and directed by Mitchell Lichtenstein, about a girl who has teeth in her vagina.
Central to the discussion of male cunt-hatred and womb-fear is the myth of the vagina dentata, "a motif occurring in certain primitive mythologies, as well as in modern surrealist painting and neurotic dream, which is known to folklore as 'the toothed vagina' - the vagina that castrates" (Joseph Campbell, 1976). The vagina dentata evokes the male castration complex, which in this instance is the fear that, once it has entered the vagina, the penis will be bitten off and consumed - the fear of "witches stealing men's penises with their vaginal teeth", as Catherine Blackledge puts it (2003). The vagina dentata myth is the most potent symbol of male "dread of the female genital" (HR Hays, 1964).
There are several possible explanations for the persistence of the vagina dentata myth, all of which relate to male fears of (symbolic) post-coital death: "man's fear of sexual intercourse with woman is based on irrational fears about the deadly powers of the vagina" (Barbara Creed, 1993).
An illustration by Alfred Kubin is a clear example of this fear, depicting a man with an erection diving into an oversized vagina as if it were a swimming pool. Kubin's title, Todessprung (1902), suggests that the male figure is leaping to his death. Semen can be said to symbolise life, thus the release of semen into the vagina may represent the transference of life from the penis to the vagina. Likewise, when the penis has ejaculated and withdrawn from the vagina, its flaccid state is perhaps symbolic of death when contrasted with its pre-penetration tumescence. The connection between sex and death is a well-established one: 'die' was an Elizabethan synonym for 'orgasm', 'go' was a Victorian colloquialism meaning 'orgasm' and 'die', and an orgasm is known as 'la petite mort' in France. Also relevant here is the previously discussed notion of the vagina as a harbinger of disease: perceived infections contracted from the vagina are perhaps symbolic of death. The central fear, however, is that of castration, that the vagina will bite off the penis during intercourse: "In the sexual act, the phallus is 'endangered' by the vagina. [...] The amorous act is the castration of the man" (Simon Reynolds and Joy Press, 1995)
Devamı için < /a>
"Le Viol", Rene Magritte, 1934
015 Beni İrlanda'da seven biri var.
Sanırım sonunda Amerika'da kazandığım paraların vergisi yeşil yeşil ellerimde olacak. Amerika'ya yedirir miyim ben o paraları. Aradan üç yıl geçti ben çoktan unutmuştum, ilk döndüğümde de üşengeçlikten taxback işleriyle uğraşmadım. Aklıma geldikçe pişman oldum, sonra yine unuttum. Fakat geçen gün aldığım bi telefon, anılarımı canlandırdı ve gözümü para bürüdü. Gelsin dolarlar, dolarlar, dolarlar daha çok dolarlar. Of doların kokusunu bile seviyorum. 5 olsun 10 olsun benim olsun. Sonunda işkence gibi formları doldurmaya başladım ki başka formlar da gerektiğini öğrendim, eskiden bende olan formlar. Heryeri aradım bu uğurda odamı bile topladım ama formlar dışında herşey oradaydı. Neyseki abiler taxback olayını iş edinmişler, kaybolan formlarımı yeniden alıcaklar. Allah beeeee ne diyim. PARA, PARA, PARA, DOLAR, DOLAR, DOLARRRRRRR saklarım ben onları kimseciklere göstermem, gözüm gibi bakarım gerekirse sarılır uyurum.
3 Temmuz 2008 Perşembe
014 Kate Sutton
013 Takeru Toyokura
"jisin", felt, colorpaper, thread on paper, 297×210mm, 2005
"oudanhodou", felt, colorpaper, thread on paper, 297×210mm, 2005
"こどもおりば84", felt, colorpaper on paper, 297×210mm, 2005
Dört gündür odamı toplamak için motive olmaya çalışıyodum ki sonunda adadan dönüp, bu işe giriştim. Biraz zor tabi o işler bizim eve gelenler bilirler evimiz Koç müzesi gibi yer. Eski notlarıma ve defterlerime ulaştım böyle güzel bi adamı hatırlamış oldum.
Takeru Toyokura(Re:VERSE)
Born 1978 in Osaka. He is an illustrator who graduated from Osaka total design school. Creates images by composing felt fabrics and papers. Re:VERSE is art project by Takeru Toyokura.He is working at illustration and craft work by composing felt fabric and paper.He won many prizes such as HB file competitions, The Choice competition, Hitotsubo competitions and more. Also held many exhibitions in the country and also abroad. He designed visual image for 13#RESONART among others. One can see his artistic achievements on his HP.
http://www.hcn.zaq.ne.jp/re-verse
P.S. hala link veremiyorum tam patatesim, koca kafayım. Bi de herif küçücük koymuş işleri, sinir oldum. Duvar kağıdı yapıcam sanki...