27 Ağustos 2008 Çarşamba

050 Midye Dolma

Geçen gün "aaa hayatında hiç midye dolma yemedin mi?" sorularından sıkılıp ve merakıma yenik düşüp hayatımın ilk on midye dolmasını yedim, hayırlara vesile olsun.


Midye Dolma ile ilgili diğer önemli haberler:



İYİ ZABITA İNSANI FABRİKATÖR YAPAR!
18 yıl midye dolması satan ve sürekli zabıtaya yakalanan İbrahim Ak'ın canına tak etti. Midye dolma üretim tesisi kuran taze girişimci, ayda 3 bin YTL vergi verecek duruma geldi. Artık Avrupa'dan gelen siparişleri bile karşılıyor...


Her gün Turgut Özal'dayım. Ya sen?


Zabıta 400 kilo midye dolmaya el koydu!
Ankara Büyükşehir Belediyesi zabıta ekipleri, sağlıksız koşullarda taşınan 400 kilogram midye dolmasına el koydu.

25 Ağustos 2008 Pazartesi

049 Superman




1939'dan bi Superman hikayesi. Tamamı burda.

L- Ama ama seni bi daha ne zaman görcem?
S- Kim bilir. Belki yarın, belki de hiç!

048 Marcel Duchamp Returns to New York City

Vanity Fair, September 1915

Marcel Duchamp, Nude Descending a Staircase No. 2 (1912), Oil on canvas

24 Ağustos 2008 Pazar

047 Beijing 2008'i de kapattık



Az önce Beijing 2008 olimpiyatlarının kapanış törenini de izledikten sonra iyice bi hüzünlendim. Artık ne izliycektim. Trip'te barda otururken yine cnbc-e ekranlarına geri dönücek ve alt yazıları okumakta yine zorluk çekicektim.





Bi kaç gündür yaptığımız olimpiyat geyiklerinden sonra fark ettimki kadınlarla ilgili hiçbir yarışı izlememişim, bu bir tesadüfmüydü yoksa kadınları izlemek sıkıcı mı geliyordu yoksa neydi neden hep yüzme yarışlarını, sutopu maçlarını, koşuları, atlama hoplama zıplamalıları izledim. Dün akşam ki doğum günü kutlamalarım sırasında Şule Sarıkoç'la saatlerce neden erkeklerin su balesi yapmadıklarını merak ettik durduk. Oysa normal bale yapıyolar, su balesi çok mu gey oluyordu? Yoksa gizliden gizliye yapıyolar da bizim mi haberimiz yoktu. Sonra Moda'ya doğru bi göktaşı düştü saat 03:30am civarıydı. Olmayan bulutları bişiylere benzetmeye çalışırken buldum kendimi, ilkokulumun karşısındaki bi Terasta. Sırayla sızdık, dün gece kafamda yeşil afro perukla içtiğim o garip şey neydi tekilalı archersli ve baileysli shotlar. Harikaydı. Sabah eve girerken o yeşil peruğu takmayı düşündüm ki bizim site bekçileri benim ne olduğum hakkında iyice kafayı yesinler diye ama sonra ondan da vazgeçtim. Zira saçlarımı sitenin girişindeki erkek berberine kestirmem bile bi kıl ediyodu yan taraftaki kuaförü. Bizim bakkalın geçen gün dayanamayıp bana, "Sen napıyosun yaa?" demesinden sonra iyice bi eğlenmeye başladım Acıbadem'deki evime her gelişimde.

20 Ağustos 2008 Çarşamba

046 Çok Yalnızım


Nükhet Duru Saba Tümer'e "Yalnızım." dedi. Nükhet abla bende çok yalnızım ya. Sen de Trip'e gel Trip'te herkes çok yalnız.

not: "Çok yalnızım." bir Mete Avunduk sözü. Trip'te yılların geyiği. Bir selamlaşma şekli.

19 Ağustos 2008 Salı

045 iScribble



Bilgisayar başında nasıl sabahlanır, hemde hiç işin yokken? Genelde ordan oraya gezip yada sitelerden sıkılıp sadece müzik dinlerken buluyorum kendimi. Monitöre boşboş bakıp müzik dinlemek için ya bilgisayar başında oturuyorum ya da dans ediyorum tek başıma deli gibi. Dün gece ise yine msn muhabbeti sırasında Emre Özbay'la, gönderdiği iScribble'a girdik. iScribble online çizim ve chat sitesi, dünya üzerinden siteye giriş yapan kullanıcılar o anda seçtikleri odada aynı anda, belirlenen alanda çizim yapabiliyorlar. Bu kısa önbilgiden sonra kendi macerama geçelim. Emre'yle birlikte Deviantart odasına girdik. Odada 6-7 kişi acayip çizimler yapmışlar ben ise aptal aptal bakıp arayüzü anlamaya çalışıyodum ki, çizdiklerini silen birini gördüm. Zira bütün alanı doldurmuşlar çizim yapacak alan yoktu ve gidip ilk gördüğüm Clear tuşuna bastım. Ve şimdiye kadar heriflerin yaptığı bütün çizimleri bir anda silmiş oldum. O sırada ben daha ne olduğunu anlamamışken şahsıma gelen küfürleri fark edip utanmadan bide cevap yazınca ve odadaki herkes odayı terketti. Değişik güzel bir deneyimdi. Diyeceğim şu dur ki "Clear" tuşuna basmayın.




Sonra Emrey'le yeni açtığımız odada kendi kendimize bişiyler çizmeye çalıştık. Değişik bi site bi girin görün derim. Fazla da takılmayın gerek yok.

15 Ağustos 2008 Cuma

044 Half Man Half Tree



Exclusive deep in wilds of Indonesia sits Dede, a man whose body is a mass of gnarled root-like growths. With his rootlike feet and gnarled hands, he is known as "The Tree Man".

Living in a remote village in the wilderness of Indonesia, 36-year-old father-of-two Dede has stunned medical experts. Most of his body is covered in growths which have become so large and thick they look like twisted tree roots growing out of his skin. More...

13 Ağustos 2008 Çarşamba

043 Alexander Artemev



Dün gece 2008 Pekin Olimpiyatlarını izlerken kulplu beygirin ne kadar sıkıcı olduğunu düşünüyodum ve birden Alexander Artemev'in performansını görünce kendimden geçtim. Olimpiyatlardaki performansı youtube'dan izlenebiliyo. Bu izlediğimiz ise 2008 Pacific Rim'deki performansı.

Artemev became the first U.S. World pommel horse medalist since Kurt Thomas in 1979 when he finished third at the 2006 World Championships. He won the U.S. All-Around title at the Visa Championships, marking his full return to the sport after surgery in the summer of 2005. Artemev is the only child of Vladimir and Svetlana Artemev, who are both gymnastics coaches. His father, Vladimir, was a member of the Soviet National Team (1977-1987) and was the USSR national all-around champion in 1984. His mother, Svetlana, is a former rhythmic gymnast. Alexander, whose nickname is Sasha, moved to the United States in 1994 and earned his U.S. citizenship in December 2002.

12 Ağustos 2008 Salı

042 The Face Hunter Show





The Face Hunter Show is a TV-show on MySpace TV hosted by Yvan Facehunter

Yvan and a cameraman go to cities where they think there is something happening. They try to catch up with inventive, colorful, imaginative, productive, original, gifted, graceful, exquisite, fascinating, attractive, unpredictable, graceful, gorgeous, refined, delicate, divine, facehuntable, blooming, clever, rosy, bonny, charismatic, pulchritudinous, fantabulous, well-favored, bewitching, enchanting, appealing, edgy, ravishing, chic, pleasing, winning, alluring, sharp, wild, glamorous, shapely, marvelous, voluptuous, radiant, stunning, classy, talented - and if possible- good-looking people...

facehunter blog

041 Shin Tanaka







Shin Tanaka is a Japanese artist, graffiti writer, paper toy creator, designer who has worked with some of the biggest names in street fashion and designer toys. Born in Fukuoka, Japan in 1980, Tanaka’s claim to fame is a vast range of elaborate paper constructions ranging from adorably hip and colorful toy monsters, to spot-on replicas of cutting edge footwear. His work has led to collaborations with Nike, Adidas and Reebok, for specially commissioned shoes, and scores of gallery showcases throughout the world. Many of his original creations are posted on his website and made available for viewers to download and cut out into their very own paper toys. Shin Tanaka’s playful and fun designs are appealing for creative youngsters as much as they are for the most hardened and cynical hipster.
yazıyı aynen burdan aldım.

6 Ağustos 2008 Çarşamba

I Met the Walrus



In 1969, a 14-year-old Beatle fanatic named Jerry Levitan, armed with a reel-to-reel tape deck, snuck into John Lennon's hotel room in Toronto and convinced John to do an interview. This was in the midst of Lennon's "bed-in" phase, during which John and Yoko were staying in hotel beds in an effort to promote peace. 38 years later, Jerry has produced a film about it. Using the original interview recording as the soundtrack, director Josh Raskin has woven a visual narrative which tenderly romances Lennon’s every word in a cascading flood of multipronged animation. Raskin marries traditional pen sketches by James Braithwaite with digital illustration by Alex Kurina, resulting in a spell-binding vessel for Lennon’s boundless wit, and timeless message.


Video'nun bu çok kalitesiz versiyonunu koyduğum için özür dilerim, orjinali izlemek için imetthewalrus adresine gidebiliriz. Youtube'dan sonra dailymotion'ın da kapatılması durumu ve bu duruma giderek alışmamız, sinirlerimi zorluyor. Facebook'ta, msn'de, google'da, last fm'de, ffffound'da insanlar zamanlarını boşa harcıyolar, bloglar kapansın, turkcell twitter'ı banlasın. Tek yapmam gereken www.ihbarweb.org.tr 'ı tıklamak ve güzel bi ihbarda bulunmak.

2 Ağustos 2008 Cumartesi

039 Tatilcilere


Dawnloy Room Eleven'ın bu albümünü hatmettim.

Bir grup yakın arkadaşım şu anda Kaş'ta tatil yapmakta ve ben yanlarında olamadığım için acılar içindeyim. Demin aradığımda Bilal abi'den dönüyolardı iyice bi sinirlendim. Ama yanlarında su maymunu/japon balığı olmadan eğlenemezler zaten bunu biliyorum içim rahat. Off zaten son 3 haftadır bu düğün dernek işleri yüzünden kafayı yemiş durumdayım, 10 sene daha kimse evlenmesin hiç işim olmaz, uğraşmam,tanımamazlıktan gelirim, uzakta dururum, kaçarım.